FATİH GENCER


Kelimelerin Ardındakiler

Kelimelerin Ardındakiler


19.yüzyılın başlarından itibaren ülkemiz, emperyalist devletlerin doğrudan müdahale alanı hâline geldi. Bu güçler, memleketimizin en ücra köşelerini bile kapitalist sistemin sömürüsüne açtılar. Dış müdahaleler milletimizi siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda tehditlerle karşı karşıya bıraktı. Bu tarihsel süreç, bizi hala devam eden bir varoluş mücadelesine sürükledi. Bu mücadele insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamın ancak hepimizin ortak çabasıyla mümkün olduğunu bize gösterdi. Yaşadığımız acılar ve hatalarımız, geleceğimizi başkalarının dayatmalarıyla değil, kendi irademizle şekillendirmek zorunda olduğumuz gerçeğini defalarca yüzümüzü vurdu. Bugün ülkemizde başlayan barış süreci bu açıdan bir dönüm noktasıdır. Hayatımızın anlamlı bir amaç kazandığı bir kırılma anıdır. Artık çocuklarımız için sorumluluklarımızı yerine getiriyor, onlara daha iyi bir gelecek sunmak için harekete geçiyoruz. Ancak böyle kritik süreçler, toplumda farklı duygular uyandırır: Kimini heyecanlandırır, kimini temkinli olmaya sevk eder, kimini de endişelendirir. Birinin umut dediğini, diğeri korku olarak görebilir. Bir tarafın barışı, diğerleri için teslimiyet olarak algılanabilir. Bu duygusal çeşitlilik, toplumun iç dinamiklerinin ne kadar hassas ve kırılgan olduğunu da gözler önüne seriyor. Bu ruh halleri önemli anlara eşlik eden ve son derece normal olan hislerdir. Ancak normal olmayan bu hassas dönemde nefret dilinin bilinçli olarak yaygınlaştırılmasıdır.  Son zamanlarda özellikle sosyal medya ve diğer iletişim kanallarında “Türk”, “Kürt” gibi halk isimleri basit bir etiket haline getirilmekte; bu kelimelerin ardındaki milyonlarca insan değersizleştirilmektedir. Bu kirli dil ve ötekileştirici zihniyet, güçlenmemizi istemeyenlerin elinde etkili bir silaha dönüşmektedir. Bu tehlikeyi göremeyen, okuduklarıyla öfkelenip düşmanca tepkiler veren insanlarımız, bilinçsizce nefret üretiyor. Hakaret etmek için tuşladıkları dört harfin sadece sıradan bir kelime olduğunu düşünüyor, milyonlarca insanı ifade eden mühim ve derin manasını unutuyorlar. Bu düşüncesizce davranışlar, memlekette huzur istemeyen çevrelerin değirmenine su taşımakta; insanlar, farkında olmadan bu karanlık oyunun gönüllü araçlarına dönüşmektedir. Türk ve Kürt kelimelerinin ardına baktığımızda orada birlikte büyüdüğümüz akrabalarımızı, kuzenlerimizi görmüyor muyuz? Selam verdiğimiz komşumuz, bayramda elini sıktığımız, düğününü tebrik ettiğimiz, taziyesinde acısını paylaştığımız insanlar da o iki kelimenin ardında durmuyor mu? Namazda son selamı verirken yüz yüze geldiğimiz aynı inancı paylaştığımız insanlar o kelimelerin bir cisimleşmiş hali değil mi? “Hain”, “işbirlikçi”, “devşirme”, …bunlar hakaretlerin en masumları. Azıcık dikkat edersek milyonlarca insana, belki de en candan dostumuza nasıl kötü niyetle yaklaştığımızı fark edeceğiz. Bir an için gönüllerde açtığımız yaraların, yakınlarımızın yüzlerine yansıyan ifadesini hayal edersek, kendimizden utanacağız. Peki ya çocuklarımız? Dilimizi zehirleyen o kötü sıfatlarla, farkında olmadan onların tertemiz zihinlerini de kirletiyoruz. Komşularına, arkadaşlarına kötü niyetle yaklaşmalarına sebep oluyoruz. Güven, saygı ve dostluk gibi en temel değerlerin o küçük yüreklerde filizlenmesini engelliyoruz. En kötüsü de onları nasıl yanlış büyüttüğümüzün farkına bile varmıyoruz. Üstelik yaptığımız hakaretlerin bize ve çocuklarımıza döneceğini de unutuyoruz. Kendimizle birlikte çocuklarımızın da ötekileştirilmelerine sebep oluyoruz. Peki, birbirimizi kırdıkça, hakaret ettikçe elimize ne geçiyor? Veya farkında olmadan kime çalışıyoruz? Dikkatlice düşündüğümüzde, aslında algılarımızın nasıl yönlendirildiğini kolayca görebiliriz. Bu kavganın kazananı biz değiliz, kazanan yaratmaya çalıştığı nefret ortamının gölgesine saklanan ve avuçlarını ovuşturan emperyalizmdir. Emperyalizmin en önemli silahının bölmek olduğunu tarih yüzlerce kez bize ispat etti. Emperyalizm tüm insani ilişkileri, tüm toplumsal bağları, tüm kutsal değerleri yok etmek ister. Böylece paramparça ettiği bir milleti kolayca sömürür. O halde her incitici kelime, her kırdığımız, düşmanlaştırdığımız insan bizim için büyük bir kayıp, emperyalizmin hesabına yazılmış bir kazanımdır. Her hakaret,  her “hain” kelimesi, her “defol” sözü bir siper kaybetmektir. Kendi ellerimizle toplumun bağrında emperyalizm için gedikler açmaktır. Çoğu zaman dışarıdan gelen darbelerle değil, içeride büyüyen ayrılıklarla zayıfladığımızı unutmamalıyız. İçinde bulunduğumuz karar anı ekranlardan seyrettiğimiz bir film sahnesi değil. Gördüğümüz, işittiğimiz her şey doğrudan ve tamamen bizimle ilgili; bizim hikâyemiz, bizim hayatımız, bizim geleceğimiz. Üstelik bu dönüm noktasında hakaret edilen, dışlanan, ötekileştirilen, bizim çocuklarımız, bizim toplumumuz, bizim milletimiz. O halde şu soruya cevap vermemiz gerekiyor: Hakaret edilen bizlersek, hakaret eden ve bizi birbirimize düşürmek isteyen kimler? Bedenen aramızda gibi görünseler de aklını ve ruhunu emperyalizme teslim eden maşalar değil mi? Unutmayalım ki ülkemizin geleceği sadece siyasetçilerin sözleriyle değil; halkın diliyle, kalbiyle ve vicdanıyla şekillenecektir. Bizim dilimizin naifliği ve gönlümüzün zenginliği kelimelerin ardındaki milyonların kalplerini birbirine bağlayan yollar olacak. Daha fazla hoşgörü, daha fazla empatiyle yüreklerimiz birleşecek. Bu ortak hissiyat toplum ile siyaset arasında da bir köprü kuracaktır. Toplumun kucaklayıcı tavrı, siyaseti de birleştirici olmak zorunda bırakacaktır. Ve işte o zaman, halkın sesi siyasetçiler için bir yol haritasına dönüşecektir. 

 

Evlenmek isteyen genç kız babasını mahkemeye verdi

İncirlik krizi sonrasında ilk izlenim olumlu

Kraliyet yengesi evlendi

Afganistan’da 6 bin 250 kilo amonyum nitrat yakalandı

Everest’e tırmanmaya çalışan dağcı hayatını kaybetti

Tayland’da patlama: 24 yaralı

Bilim adamları çip içinde beyin hücresi büyüttü

‘Çin ile çatışma katliam olur’

NYT: Çin’de 10’dan fazla CIA ajanı öldürüldü

Donald Trump’tan Suudi Arabistan’da kılıç dansı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2