Basın, bir kentin sesi, vicdanı ve hafızasıdır. Toplumun nabzını tutan, kamuoyunun gözü kulağı olan basın mensupları, doğru bilgiyle halkı buluşturmanın ötesinde, kentin gelişiminde de önemli bir pay sahibidir. Özellikle yerel basın, yaşadığı kente ayna tutar; sorunları gündeme getirirken, çözüme dair fikirleri de çoğu zaman ilk dile getiren olur. Bu yönüyle basın, yalnızca haber yapan değil, aynı zamanda değişimi ve dönüşümü tetikleyen bir güçtür.
Bu gücün doğru, ölçülü ve sorumluluk bilinciyle kullanılması ise, bir kentin tanıtımında, marka değerinin artmasında ve kamu hizmetlerinin etkinliğinde ciddi katkılar sağlar. Basın ile kamu kurumlarının sağlıklı bir iletişim kurması, bilgi akışını güçlendirdiği gibi, şehir yönetiminde şeffaflık ve güven duygusunu da pekiştirir.
İşte bu noktada, kamu gücü ile basın gücünün buluştuğu ortak payda çok kıymetlidir. Zira kamu idaresi, kent adına yapılan tüm hizmetlerde basının desteğine ihtiyaç duyar; basın da kamu kurumlarının rehberliğinde doğru bilgiye ulaşma ve halkı bilgilendirme imkânı bulur.
Bu anlayışla Bitlis Valisi Sayın Ahmet Karakaya’nın, geçtiğimiz günlerde il genelinde görev yapan basın mensuplarıyla bir araya gelmesi son derece değerli bir adımdır. Çünkü bir ilin Valisi, o ilin en üst yöneticisi olarak hem kamu kurumlarının koordinasyonunu sağlar hem de toplumun nabzını tutan basınla istişare ederek kentin geleceğini şekillendirme sürecine katkı sunar.
Ben de bu toplantıya Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak davet edilmiştim. Ancak önceden planlanan bir il dışı programım nedeniyle, çok istememe rağmen katılım sağlayamadım. Ancak, toplantı sonrasında katılan meslektaşlarımızla yaptığımız değerlendirmeler neticesinde, bu kıymetli buluşmaya dair birkaç kelam etmeden geçmek doğru olmayacağını düşünüyorum.
Bu tür toplantılar yalnızca bir “kahvaltı programı” değildir; ortak aklın, karşılıklı anlayışın ve yapıcı iletişimin platformlarıdır. Basın mensuplarıyla yapılan her istişare toplantısı, kentin yönetimine yeni bakış açıları kazandırır. Basın kamuoyunun sesi olurken, kamu da o sesin duyulduğu yerin gereğini yerine getirir. Ortaya çıkan bu diyalog, verimli sonuçlar doğurur, kente enerji ve dinamizm kazandırır.
Bu tür programların devamlılığı, hem idarenin hem de basının iş birliğiyle daha güçlü bir Bitlis için elzemdir. Davetler bu anlayışla yapılır; fakat unutmamak gerekir ki, davet kadar davete icabet etmek de önemlidir. Çünkü orada bulunmak, fikrini masaya koymak, eleştiriyi yüz yüze dile getirmek hem samimiyetin hem de çözüm iradesinin göstergesidir.
Toplantıya katılmamak bir tercihtir elbette; ancak toplantı sonrasında kaleme alınan bir yazı, hem toplantıya katılan meslektaşlara hem de daveti yapan makama karşı haksız bir tutum sergilediğini üzülerek görmekteyiz.
Gazetecilik, eleştiri mesleğidir ama aynı zamanda diyalog kurma, dinleme ve ortak aklı büyütme sanatıdır. Eğer bir sorun varsa, o sorun masada, istişarede, açık iletişimde çözülür. Sadece eleştirmek işin en kolayıdır.
Bu bağlamda, kaleme alınan “Gazetecilik Paylaşım Değil, Sorumluluk Mesleğidir” başlıklı yazıda dile getirilen görüşlere elbette saygı duymak gerekir. Saygı duyuyor ancak yazılanlara katılmadığımı açıkça ifade etmek istiyorum. Aynı zamanda tüm gazetecileri aynı potada değerlendirip, davete katılan basın mensuplarını da bir nevi eleştirinin odağına koymak dq adil değildir. Çünkü Bitlis basını yıllardır bu kentin sesi, gözü ve vicdanı olmuştur; farklı düşünen, farklı yazan herkes bu büyük ailenin bir parçasıdır.
Sonuçta, basın da kamu da Bitlis’in daha iyi, daha güçlü, daha tanınan bir şehir olması noktasında aynı hedef için çalışmaktadır. Bu hedefe giden yolda birbirine sırt dönmek değil, el vermek gerekir.
Toplantıya katılan tüm gazeteci arkadaşlarımızın, programdan ve Sayın Valimizin basına olan yaklaşımından büyük bir memnuniyet duyduklarını belirtmek isterim.
Sayın Valimiz Ahmet Karakaya’ya, basına verdiği değer, samimi yaklaşımı ve diyalog kapılarını her daim açık tutma iradesi için teşekkür ediyorum…