Tarih: 03.03.2020 14:32

BEÜ’de “Darbeden Demokrasiye 28 Şubat Paneli” Düzenlendi

Facebook Twitter Linked-in

Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) 28 Şubat darbesinin yıldönümünde “Darbeden Demokrasiye 28 Şubat” adlı panel düzenlendi.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Konferans Salonu’nda düzenlenen ve moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş’ın yaptığı panelde, İstanbul Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uysal, “Ortadoğu’da Darbeler ve 28 Şubat’, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ramazan Yelken, “Darbenin Postmoderni ve Premoderni”, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ejder Okumuş, “28 Şubat ve Din” adlı sunumlarını yaptı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan program, İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Dinçoğlu’nun Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından açılış konuşmasıyla devam etti. Sözlerine İdlip’te şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve milletimize başsağlığı dileyerek başlayan Rektör Prof. Dr. Erdal Necip Yardım, Yüce Rabbimizden kahraman ordumuza en şanlı zaferi en kısa sürede nasip etmesini diledi.

“Postmodern darbe” olarak anılan ancak bizim gözümüzde ve milletimizin nezdinde Ülkemizin demokrasi tarihine sürülmüş kara lekelerden biri olan 28 Şubat’ın 23. yıldönümünde olduğumuzu ifade eden Rektör Prof. Dr. Yardım şunları söyledi:

“Türkiye’nin siyasi tarihine bakıldığında, maalesef sürekli olarak darbelerle karşı karşıya kaldığını görmekteyiz. Darbelerin ne denli zarar verdiğine, ülkeyi nasıl yıllarca geri götürdüğüne şahidiz. İşin özünde tüm darbeler milletin iradesini ve dolayısıyla geleceğini baltalamaktadır. Tüm darbelerde olduğu gibi 28 Şubat’ta da alınan kararlar ve sonrasında gerçekleştirilen uygulamalar, Ülkemizin ve Milletimizin, halkın iradesine dayanan demokrasi anlayışına büyük zararlar vermiştir. Halkın iradesine dayanmayan ve değerleri ile bağdaşmayan bu tür müdahaleler, geleceğimize daha sağlam temeller üzerinde yön verebilmemiz için unutulmaması gereken dönemlerdir. Ülkemizin geleceğinde bundan sonra da, milletimizin seçtiği temsilcilerin ve onların iradesinin hâkim olması temennimi bir kez daha yineliyor, 28 Şubat vb. olayların bir daha yaşanmamasını diliyorum. Bu vesileyle Necmettin Erbakan hocamızı rahmetle yâd ediyor, hocamıza bir kez daha rahmet diliyorum. Bu duygu ve düşüncelerle panelimize katılan siz değerli katılımcılara çok teşekkür ediyor; panelimizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar dileyen panel moderatörü BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, bugün tarihimizde sıkça rastladığımız ve kara leke olarak adlandırdığımız darbelerden 28 Şubat darbesinin yıldönümünde olduğumuzu ifade etti. Osmanlı’dan günümüze bir darbe geleneğinin mevcut olduğunu belirten Prof. Dr. Demirtaş şunları söyledi:

“Darbelerin çok çeşitli özellikleri ve birbirinden farklı tarafları olmakla birlikte, ortak yönlerinin de olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Osmanlı’da darbeleri ulema destekliyordu, günümüz darbelerinin birçoğunu da günümüz uleması akademisyenler destekliyor. Baktığımızda Cumhuriyet Tarihi boyunca meydana gelen darbelerin tamamında darbenin görünür aktörleri birtakım odaklar olsa da, gerçek manadaki destekleyicileri başka kesimlerdir. 28 Şubat darbesi toplumun geniş bir kesimini etkiledi. Bunların başında öğrenciler gelmektedir. Bizler üniversitelerde öğretim elamanı olarak çalıştığımız dönemde bütün acımasızlığıyla bu süreci yaşadık. Ama asıl mağdur olanlar öğrencilerimizdi. O dönemde öğrencilerimiz muazzam bir duruş sergileyerek asla teslim olmadılar, vazgeçmediler. Öğrenim hayatlarının sona ermesi pahasına duruşlarından hiçbir şekilde taviz vermediler ve gerçek manada başarılı oldular.”

“28 Şubat birtakım değerlerin aşınmasına ve bu değerlerdeki aşınmanın istikrar kazanmasına yol açtı”

28 Şubat’ın etkilerinin ve tahribatının devam ettiğini belirten Prof. Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü: “28 Şubat sürecini yapanlar bin yıl sürecek demişlerdi, aslında o zaman tam anlaşılmamıştı. Şimdi çok iyi anlaşılmaktadır ki, etkileri devam etmektedir. Çünkü 28 Şubat birtakım değerlerin aşınmasına ve bu değerlerdeki aşınmanın istikrar kazanmasına yol açtı. 28 Şubat’ın en önemli tarafı bence budur. Bizler 28 Şubat sürecini yaşayan insanlar olarak böylesi bir olayın yıldönümünde, bu olayı bir kez daha anmak, bu olayı unutturmamak gibi bir göreve sahibiz. Darbeleri ve darbelerin yarattığı tahribatı çok erken unutan bir toplumuz. Bizler bu işin birebir muhatabı ve mağduru olarak, bu olayı hatırlatmak zorundayız. Bu yüzden böyle bir program tertip etme gereği duyduk.”

“Ortadoğu’da Darbeler ve 28 Şubat” konulu konuşmasını yapan Prof. Dr. Ahmet Uysal, “Darbelerin tarifini yaparken milletin hakkını alıp başka guruplara vermektir.” dedi. Darbecilerin bu süreçlerde sadece belli bir süre faydalandığını ifade eden Prof. Dr. Uysal, darbecilerin aslında başarısız olduklarını vurguladı. Sömürgeciliğin nasıl oluştuğunu anlatan Prof. Uysal şunları söyledi: “Bizler aslında sömürgeye müsait bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu darbeci ve sömürgeciler Ortadoğu’da 22 tane Arap devleti oluşturmuşlardır. Bu Arap devletlerinin başta darbeciler olmak üzere hiç kimseye faydası olmamıştır. Darbelerin başarısız olmasına rağmen tahribatları büyük olmuştur. Bu darbeciler Ortadoğu’daki halkların hafızasını ve tarihini silmişlerdir. Bu darbeciler nereye bulaşmışlarsa ilk olarak arşivleri ve kütüphaneleri yok etmişlerdir.” Darbelerde asıl mücadelenin elitlerle halk arasında olduğunu ifade eden Uysal, 28 Şubat özelinde de asıl hedeflerden birinin Anadolu sermayesi olduğunu anımsatarak, vesayet sistemi ve darbeleri karşılaştırarak sözlerini sonlandırdı.

Darbecilerin amacının bir yerleri dizayn etmek olduğunu belirten Prof. Dr. Ramazan Yelken, tüm darbelerin ortak yönleri olduğunun altını çizdi. Türkiye’deki darbelerden bahseden Yelken, “28 Şubat’ın amacının üniversitelerdeki entelektüel hareketin önünü kesmekti.” dedi. Darbeler yapılmadan önce darbe ortamının oluşturulmaya çalışıldığını örneklerle anlatan Prof. Dr. Yelken, darbelerin tetikçilerinin askerler olduğunu ama asıl darbecilerin başkaları olduğunu söyledi. “İslamcılar yozlaştı ve bizler üniversitelerdeki reformları gerçekleştiremedik” diyen Prof. Yelken, 28 Şubat mağdurlarının ceza evinde olduğunu ve 28 Şubat’ı gerçekleştirenlerin göstermelik cezalar aldıklarını ifade ederek sözlerini sonlandırdı.

Toplumun bu travmatik durumu 150 yıldır yaşadığını ifade eden Prof. Dr. Ejder Okumuş, çok partili dönemden itibaren neredeyse her 10 yılda bir darbe yaşadığımızı belirtti. Prof. Dr. Okumuş, “Darbelerin asıl amacı toplumu dizayn etmektir. Toplum olarak yaşadığımız süreçlerde hasta olmayan toplumlar azdır. Biz toplum olarak bu travmanın etkisinden çabuk kurtulduk ve şimdi dimdik ayaktayız.” dedi. Toplumu ayakta tutan en büyük gücün din olduğunu ifade eden Prof. Okumuş şunları söyledi: “Bu topluma her zaman din üzerinde müdahale edilmiştir. Çünkü toplumu ayakta tutan en büyük güç dindir. Bu toplum sömürgeleştirilememişse bundan dolayıdır. Dolayısıyla din konusunda uyanık olmalıyız. 28 Şubat döneminde din konusunda o kadar tiyatro oynandı ki birçok insan buna inandı. Aslında bu tiyatrolar çok önceden hazırlanmıştı ve zamanı gelince düğmeye basıldı. Din istismarı üzerinden 28 Şubat darbesini gerçekleştirdiler.”

Program, soru cevap bölümünün ardından BEÜ Rektörü Prof. Dr. Erdal Necip Yardım’ın Panel Moderatörü Prof. Dr. Mehmet Demirtaş ve panelistler, Prof. Dr. Ahmet Uysal, Prof. Dr. Ramazan Yelken ve Prof. Dr. Ejder Okumuş’a hediye ve plaket takdim etmesinin ardından toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —